Parazit ve Panzehir | Jessica Shirvington
"Dokuz yıl önce Mercer Şirketi hayatı kolaylaştırmak adına bir yol geliştirdi. Başta akıllı telefonların evrimleşmiş versiyonları olarak ortaya çıkan M-Bantlar, sekiz yıl içerisinde zorunlu hale geldi. Artık M-Corp sağlığınızı, sosyal durumunuzu ve aşk hayatınızı kontrol altında tutuyordu. Sadece üç negatif sonuç alma hakkınız vardı, sonra hayatınızı mahvediyorlar, sevdiklerinizi elinizden alıp onları yeraltına, kimsenin bir daha onlardan haber alamayacağı bir yere götürüyorlardı.
İki yıl önce Maggie Stevens, en sevdiği insanlardan birisinin alınıp götürülmesini izledi ve bu olay tüm dünyasını alt üst etti.
Şimdiyse onlara karşı savaşmaya hazır. Henüz bunu bilmiyorlar ama Maggie, M-Corp'un en büyük kabusu. Mercer imparatorluğunun varisi Quentin Mercer da Maggie'nin planının kilit noktası. Ancak iki yıldır üzerinde çalıştığı tehlikeli planın parçaları yerine yavaş yavaş otururken Maggie'nin hesaba katmadığı gerçekler, dünyasını bir kere daha alt üst etmek ve uğruna savaştığı her şeyi yok etmek için kuytuda bekliyorlar."
Selam! :) Bu tanıtım yazısı ilk kitaba yani Parazit'e ait, ikilemenin geneliyle ilgili bi yazı olacağı için Panzehir'in tanıtım yazısını spoiler olmasın diye yazmak istemedim.
Şimdi, omurganıza çok yakın bi bölümde bi mikro çip ve bileğinizde takmanızın zorunlu olduğu bi bileklik düşünün, bilekliğin adı M-Bant. (apple watch'lar gibi bi şey hayal edin aslında :)). Bu çip ve bileklik sayesinde devlet ve M-Corp tarafından izleniliyosunuz; GPS, sağlık durumunuz, aşk hayatınız bile kontrol altında tutuluyor. Aslında bu teknoloji başta tamamen toplumdaki düzeni sağlamak, sağlıklı bi toplum oluşturmak amacıyla üretilmiş ama sonrasında bu uygulamayı zorunlu hale getirip, Fera-Tek dedikleri bi teknoloji geliştirip insanların birbirleriyle uyumunu ölçmeye başlamışlar. Bu uygulama sayesinde kimseyle uyuşmayan Neg yani negatif değerlendirme alan insanları belirlemeye başlamışlar. Bu insanlar belirlenip M-Corp'un rehabilitasyon merkezlerine iyileştirilmek için gönderilmeye başlanmış, yani toplumun bildiği bu ama olayın iç yüzü tamamen farklı. Maggie de sevdiği birinin alınıp götürülmesinden sonra bu olayları araştırmaya başlar ve yeraltı dünyasını keşfeder. 2 yıl boyunca türlü pisliklere bulaşıp insanlara şantaj yaparak o kişiyi kurtarma planları yapar. Planının bi parçası da Mercer şirket grubunun oğlu Quentin'dir.
İlk kitap boyunca Maggie'nin planına adım adım yaklaşmasını ve bu süreçte başına gelen süpriz olayları akıcı bi şekilde okuyoruz, sonucunda da öyle bi şok yaşıyoruz ki nutkumuz tutuluyo! :| Cidden o sonu hayal ettiğimde hala tüylerim diken diken oluyo, gerçekten başarılı ve ters köşeli zekice bi sondu. İlk kitabın sonu öyle olunca 2.kitap için heyecanlı bi bekleyişteydim haliyle ve çok şükür ki beklediğime de değdi. İlk kitap kadar süprizlerle, maceralarla doluydu. Distopya kitaplarını bilirsiniz sonunda nolursa olsun mutlaka bi savaş ya da çatışma yaşanır, kazanan kaybeden taraf belirlenir vs vs.. Bu hikayede de o sonuca ulaşma çabaları, o süreçte yaşanan kaos ortamı tam bi distopya kitabından beklenir nitelikteydi, ne eksik ne fazla, tam tadındaydı. Kitabı Maggie'nin ağzından okuduğumuz için diğer karakterlerin Maggie'nin yanında değilken ne yaptıklarını ya da ne düşündüklerini tam olarak bilemiyoruz ve haliyle bu da bi gizem girdabına sokuyo insanı, okurken her diyaloğun altında bi ipucu arayıp kim aynı tarafta kim değil çoğu zaman bilemiyoruz. Yani bulmaca çözmeyi, macera, gizem, distopya ve bilimkurguyu seviyosanız bu ikilemeyi de seversiniz diye düşünüyorum ben.
Karakterler sanırım uzun zaman sonra bile hatırlayıp gülümseyeceğim tiplerdi. HEPSİ! Maggie, Quentin, Gus, Usta Rua, Liam, Morris.. Ama özellikle Gus 💙. Gus aslında yan karakter ama oyunda rolü öyle büyük ki, Maggie o olmasa yaptığı şeylerin çoğunu yapamazdı diyebilirim. Hem zeki hem komik bi bilgisayar dehasıydı ve sonu kesinlikle öyle olmamalıydı. Serinin finaliyle ilgili tek sıkıntım da Gus'ın başına gelenlerle ilgili zaten. Onun başına öyle şeyler gelmese olaylar nasıl toparlanır nasıl bi final olurdu hatta böyle etkileyici bi son olur muydu bilemiyorum ama bunu düşünmek benim işim değil arkadaşım! 😖 -gözümden aslında bir damla yaş süzülüyor şu an ama göremiyorsunuz..- 😢
Neyse, Maggie ise kendini topluma gerçekleri göstermeye adamış bi karakter ve amacına yavaş yavaş yaklaşırken geçip gittiği, arkasını döndüğü hayatları düşünüp kahrolan, zaman zaman kendini suçlayan karakterlerdendi aslında ama sanırım yazar bu içsel çatışmayı dozunda yaptığı için çoğu karaktere sinirlendiğim gibi sinirlenmedim Maggie'ye. Yeri geldiğinde güçsüzlüğünü de kabul etti, yapabilirliğini de, o yüzden sinir olunan ağlak ana kadın karakterlerimin arasına girmedi hiç. Quentin tam bi süpriz yumurta! :) Aslında hikaye gereği beklediğim bi karakter çıktı ama öyle sevgi dolu öyle cömertti ki..-bunu hem maddi hem manevi olarak söylüyorum. :)-Hayatı boyunca yalanlarla yaşamış birine göre gerçeklerle yüzleşmesi tabii ki sarsıcıydı ama güzel bi şekilde hiç egosuna yenilmeden üstesinden gelmeye çalıştı, tam yenildi derken öyle bi kalktı ki hayran olmamak elde değildi. :)
Neyse, Maggie ise kendini topluma gerçekleri göstermeye adamış bi karakter ve amacına yavaş yavaş yaklaşırken geçip gittiği, arkasını döndüğü hayatları düşünüp kahrolan, zaman zaman kendini suçlayan karakterlerdendi aslında ama sanırım yazar bu içsel çatışmayı dozunda yaptığı için çoğu karaktere sinirlendiğim gibi sinirlenmedim Maggie'ye. Yeri geldiğinde güçsüzlüğünü de kabul etti, yapabilirliğini de, o yüzden sinir olunan ağlak ana kadın karakterlerimin arasına girmedi hiç. Quentin tam bi süpriz yumurta! :) Aslında hikaye gereği beklediğim bi karakter çıktı ama öyle sevgi dolu öyle cömertti ki..-bunu hem maddi hem manevi olarak söylüyorum. :)-Hayatı boyunca yalanlarla yaşamış birine göre gerçeklerle yüzleşmesi tabii ki sarsıcıydı ama güzel bi şekilde hiç egosuna yenilmeden üstesinden gelmeye çalıştı, tam yenildi derken öyle bi kalktı ki hayran olmamak elde değildi. :)
Açıkçası ben bu ikilemenin bi üçleme olmasını, olayları sindire sindire uzata uzata okumayı isterdim, öyle keyifliydi ki hem hikayeyi hem karakterleri okumak.. Böyle yazdım diye hikayenin bi çırpıda bittiğini düşünmeyin tabii, yazar gayet aklınızda soru işareti, ucu açık bi nokta bırakmadan mis gibi bi macera-distopya hikayesi çıkarmış ortaya, kısa ve öz olmuş. 2 kitap da birbirinden güzeldi bence. Mesela ortada bi aşk hikayesi de olmasına rağmen bazı distopyalar gibi aşk romanına dönüşmedi, sonuna kadar amaçlarına kilitliydi herkes.. O yüzden de distopya ve bilimkurgu severlerin hayal kırıklığına uğrayacağını hiç sanmıyorum ve kesinlikle tavsiye ediyorum. Hatta distopya sevmeseniz bile bu seriyi sevebilirsiniz çünkü ağır bi distopya değildi; aşk, macera, gizem, bilimkurgu, mizah hepsinden biraz vardı, o yüzden herkesin kendinden bi parça bulması mümkün.
Umarım yorumum işinize yarar, kitapların çok yayıldığını
düşünmüyorum o yüzden umarım bu yazıyı dikkate alıp okursunuz seriyi de.💙 hoşça kalın. :)
Yorumlar
Yorum Gönder