Kalpsiz-Marissa Meyer | Kitap Yorumu
"Harikalar Diyarı'nda dehşet saçmasından -ve kötü namlı Kupa Kraliçesi olmadan- önce, yalnızca aşık olmak isteyen bir genç kızdı.
Müzmin bekar Kupa Kralı'nın gözdesi ve Harikalar Diyarı'nın en çok arzulanan genç kızlarından biri olsa da Cahterine'nin bambaşka bir tutkusu vardı. Tatlılar! Yetenekli bir pastacı olarak tek isteği, en iyi arkadaşı Mary Ann'le birlikte bir pastane açmaktı. Ama annesine kalırsa, yakın gelecekte kraliçe olacak genç bir kadın için böyle bir hayal çok yersizdi.
Derken Cath, yakışıklı ve gizemli kraliyet soytarısı Jest'le tanıştı. İlk kez gerçek aşkın çekimine kapıldığını hissetti. Kral'a karşı gelmek ve ailesine karşı çıkmak pahasına, Jest'le aralarında başlayan yoğun ve gizli flörte kendini bıraktı. Cath kendi kaderini yazmaya ve aşkı kendi kurallarıyla yaşamaya kararlıydı. Ancak büyü, delilik ve canavarlarla dolu bir diyarda, kaderin başka planları vardı."
Selam! :) Arka kapak yazısından da anladığınız üzere hikaye Alice Harikalar Diyarı'nda'daki "Harikalar Diyarı"nda geçiyor. Harikalar Diyarı'ndaki Kupa Kraliçesi'nin gençliğinde neler yaşadığını, nasıl böylesine kötü kalpli hatta kalpsiz hale geldiğini kurgulayıp anlatmış yazar. Ay Günlükleri serisini okuyanlar Marissa Meyer'in tarzını bilir, bildiğimiz masalları değiştirerek ya da sonuna-başına bi şeyler ekleyerek tekrar yazar. Bu hikayeyi de aslında bi bakıma Maleficent filmi gibi kötü karakterin gözünden, kötü karakterin geçmişini "kurgulayarak" aktarmış bize.
Ben Alice Harikalar Diyarında'yı izlememiştim, kitabı okuduktan sonra izleme fırsatı buldum ki keşke kitaptan önce izleseymişim çünkü kitabı okurken hayal etmekte zorlandığım biçok yer oldu. Yazarın betimleme yeteneği mi bu kitapta düşüşe geçmiş yoksa benim hayal gücüm mü kayboldu bilemiyorum.. Betimlemeler filmi izleyen kişilerce gayet anlaşılır, ama filmi izlemediyseniz yetersiz kalabilir. Marissa Meyer benim Ay Günlükleri serisi sayesinde favori yazarlarımdan biri olmuştu. O yüzden de Kalpsiz için bayağı bi hevesliydim haliyle. Kitabı okumadan önce yine bikaç yorum okuyup hayal kırıklığı yaşayanlar olduğunu görmüş ve bunu onların ruh hallerine bağlamıştım, hani olur ya bazen o kitabı okuma zamanınız gelmemiştir ama kendinizi zorlar ve kitabı mahvedersiniz falan, öyle bi durum olduğunu düşünmüştüm. Ama kitabın 100 sayfasını aştığımda haklı olduklarını düşünmeye başladım çünkü çok durağandı. Resmen aksiyon eksikliği vardı hikayede, akıcı değildi. Bikaç kilit noktadaki heyecanlar olmasa normal bi masal kitabı okuyo gibi hissederdim sanırım.
Karakterlerin çoğunu sevemedim, tek favori karakterim Hapkacı mesela. Ana karakter Cath'in bikaç yerde dönüm noktaları vardı ve o noktalarda o kadar hızlı değişti ki karakteri, inanamadım. Olaylar desen yavaş ilerlemesine rağmen çocukla kız çok çabuk aşık oldular. (spoiler değil kapak arkasında zaten yazılı.) Yani olayların arasında ritim bozukluğu vardı. Bunlara rağmen hikayenin -çok şükür ki- bazı kısımları gizemliydi, öğrenmek için hızlı hızlı okumaya çalıştım o kısımları ama maalesef kitap gereksiz uzadığı için bi süre sonra akışına bıraktım. Mesela Ay Günlükleri'ni okuyanlar bilir, ortada bi gizem olmasa bile sonucunda ne olacağını merak edip hızla okumaya çalışır okuyan ama gerginlikten ve heyecandan yerinde duramaz, Kalpsiz öyle değildi. "Hadi artık nasıl Kupa Kraliçe'si olacak bu kız yeter! :(" diye diye bitirdim kitabı. 540 sayfada anlatılan olaylar bence 400 sayfada da rahatça anlatılabilirdi.
Bunların dışında Cathrine'nin kötü kalpli bi kraliçe olmak için cidden çok fazla nedeni vardı, hani öyle abuk subuk kızsal nedenler değil. Resmen hayatını elinden aldılar başka seçenek bırakmadılar kıza, kız da intikam ateşiyle kraliçe oldu n'apsın? (Ben olsam o kadar şeyden sonra kraliçe olmak yerine ölmeyi tercih ederdim herhalde, üff Allah biliyo da vermiyo işte o tacı! :D )
Ayrıca orjinal hikayeye göndermeler yapılmasına da bayıldım. (beyaz gül muhabbeti, kahvaltı öncesi 6 olanaksız şey, bi kuzgunla bi çalışma masasının benzerliği vs.) Tabi ben filmi sonradan izlediğim için bu göndermeleri filmi izlerken farkettim orası ayrı..
Ayrıca orjinal hikayeye göndermeler yapılmasına da bayıldım. (beyaz gül muhabbeti, kahvaltı öncesi 6 olanaksız şey, bi kuzgunla bi çalışma masasının benzerliği vs.) Tabi ben filmi sonradan izlediğim için bu göndermeleri filmi izlerken farkettim orası ayrı..
Velhasıl kelam arkadaşlar, kitap hakkında kurgu ve fikir açısından iyi olmasına rağmen istediğim beklediğim tadı alamadım ben. Belki bekletimin çok yüksek olmasından kaynaklandı bu durum bilemiyorum ama Marissa Meyer daha iyisini yapabilecek bi yazar benim gözümde. Yazarını düşünmezsek o kadar kötü değildi ama yazarının kim olduğunu bildiğiniz zaman daha iyisini bekliyo insan.
Dipnot:Kitabı okuyup beğenen varsa lütfen bana ulaşsın ve yanıldığımı söylesin, söz tekrar okurum kitabı! :(
Dipnot2:Sanırım çok Ay Günlükleri'nden bahsettim ama insan ister istemez öyle güzel seriden sonra kıyaslama yapıyo.. :( hala okumadıysanız çok şey kaybediyosunuz bu arada..
Dipnot2:Sanırım çok Ay Günlükleri'nden bahsettim ama insan ister istemez öyle güzel seriden sonra kıyaslama yapıyo.. :( hala okumadıysanız çok şey kaybediyosunuz bu arada..
Şimdilik hoşça kalııın! :)
Ben katilmiyorum şahsen jest cok gizemliydi baslarda. tek hapkacinin ilgini cekmesine sasirdim. Ayrica bence asik olmasi tek aralarinda gecen olay degildi ruyalarindaki anlari da onu Jest'e bagladi. Ay gunlukleri guzeldi ama bundaki o dedigin gibi bryaz gul ya da diger alice karikalar diyarindan alintilar cok guzel oturmustu bence
YanıtlaSilYa cath rüyasında gördü sonra baloda görünce gizemli oluşundan da etkilenerek hemen bi aşık kız moduna girdi ve bence sırf jest gizemli davrandığı içindi, bu da beni rahatsız etmişti açıkçası o beklenti dolu davranışları falan.. beyaz gül vs o göndermeleri sevdiğimi yazdım ben de zaten? :) hapkacının da repliklerini dönüp dönüp okudum, hem esprili hem gizemli hem sempatik bi karakterdi benim için, diğer karakterlerde bunu hissedemedim..
YanıtlaSil