Davetsiz Sesler-Lori Schiller | Kitap Yorumu


"18 yaşına bastığı yıl birtakım 'sesler' duymaya başlayan Lori korktuğu için bu sesleri kimseye anlatamaz. Üniversite eğitimi için ailesinden ayrılıp başka bir şehre taşınmasıyla birlikte hayat onun için adeta bir işkenceye dönüşür. Lori gitgide çoğalan seslerle birçok kez intiharın eşiğine kadar gelir, ölümün kıyısından yeniden hayata tutunmaya başlamıştır.
Şizofreni hastası olan Lori'nin sarsıcı hikayesine tanık olmaya hazır mısınız?"

 Selam! :) Şizofreni hastalığını, bu hastalığa sahip insanların yaşadıklarını merak ediyosanız okumaya devam ediniz efenim! :) 
Lori, lise son sınıfa geçerken her yıl olduğu gibi yine yaz kampına gider ama bu yıl her yıl olduğundan biraz farklıdır çünkü kafasının içinde onunla konuşan sesler duymaya başlar. İlk zamanlarda seslerin gerçek olup olmadığını anlamak için yanındaki insanların suratlarına-tepkilerine bakar, sesleri sadece kendisinin duyduğunu anladığındaysa bunu kimseyle paylaşmak istemez, insanların ondan korkacağını, onu dışlayacaklarını düşünür. Bu durum gitgide hayatını etkilemeye başlasada Lori hala kimseye söylememekte kararlıdır, bu sürede liseyi ve üniversiteyi başarıyla bitirir, tam yeni bi hayata başlayacakken hastalığı azmıştır. Sonuç olarak ev arkadaşının müdahalesiyle bi psikiyatrla görüşmeyi kabul eder ama yine de kafasının içindeki seslerden kimseye bahsetmez, hastalığının adı kişilik bozukluğu, fazla baskı ve stresten oluşan davranış bozukluğuna bağlanır ve psikiyatristinin verdiği ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılır. Tabiki hastalık teşhisi doğru olmadığı gibi Lori'yi de daha kötü bi hale sokar. Sonu gelmeyen sesler yüzünden defalarca hayatına son vermeye kalkıp sonrasında da pişman olur. Kaç defa hastaneye yatırılıp çeşitli tedaviler uygulansa da bi süre iyi olduktan sonra hastalığı tekrar tekrar ortaya çıkar. Yatırıldığı hastanelerde tedavi olarak defalarca elektro şok bile görmüştür, ki bunun sonucu olarak hafızasının büyük bölümü de silinmiş. Duyduğu sesler hem kendisine hem çevresindeki insanlara zarar vermesi için ona baskı uygular, bu seslerin susması için defalarca hem kendine hem diğer insanlara zarar vermiştir. Verdiği zararlar, yaşadığı krizler sonucu belki onlarca belki yüzlerce kez Sessiz Oda denilen (şu tvlerde gördüğümüz bembeyaz bomboş rehabilitasyon odaları) yere kapatılmıştır. Hastalığının adı artık -her ne kadar ailesi de kendisi de kabul etmese de- şizofrenidir. En sonunda hastalıkla yüzleştiğinde ve son hastanesine yattığında bu sefer seslerle değil onu tedavi etmeye çalışan insanlarla işbirliği yapmaya karar verir. Sonunda kararlıdır bu hastalığı yenmeye. 13 yıllık bi hastalık süreci ne kadar ağır geçebilirse öyle geçmiş, bu süreçte sadece Lori'yi değil ona destek olan onca insanı da mahvetmiştir. Bugün Lori iyiyse ve hala hayattaysa bunda onlarca kişinin inancı ve emeği de vardır.

Ben kitabın yaşanmış gerçek bi olay olduğunu kitabın yarısına geldiğimde fotoğrafını çekip instagrama koyduğum zaman farkettim. Öyle güzel ustaca yazılmış ve anlatılmış ki Lori'nin dünyası, kurgu sandım. Çektiğim fotoğrafta farkettim kitabın yazarıyla karakterin adının aynı olduğunu. :) Sonrasında kitabın sonsöz kısmında yazar kitabı nasıl yazdığını, hikayenin kendi hikayesi olmasına rağmen çevresinde bu hastalık süresince yanında olan insanların ağzından nasıl yazdığını falan anlatmış, okuyunca şaşırdım. Kitabın devamını da bunun gerçekten şizofren birinin yaşadıkları olarak okumaya başladım. Okurken de sürekli keşke kurgu olsa keşke böyle hastalıklar olmasa da bu insanlar böyle şeyler çekmese, deyip durdum. Kitap tam olarak bi şizofrenin davranışlarını açıklar nitelikte olmuş. Okudukça empati yaptığınız, böyle rahatsızlıkları olan kişilere nasıl yaklaşmanız gerektiğini öğrendiğiniz, davranışlarının nedenini kavradığınız güzel bi kitap. Bizler için bayağı öğretici olmuş ama bi yandan da harika bi başarı öyküsü bence. İnsanın kendine inandığı sürece kafasının içindeki sesleri bile duymayabileceğini hatta onlarla dalga geçebileceğini görüyoruz. 

İtiraf etmem gerekirse kitabı okurken ara ara bırakmayı düşündüm çünkü Lori'nin yaşadığı şeyler gerçekten katlanılmazdı. Duyduğu sesler ona sürekli "öl öl öl!" derken onun bu seslere kapılıp gitmesine dayanamıyordum. Çevresindeki bencil insanların tepkilerine tepki olarak yumruk atma isteği oluşuyordu. Çektiği onca acı, yıllarca bu acıları kimseyle paylaşamaması ve hastalığı yüzünden yaptıklarının sadece "ilgi çekmek" için olduğu sanılması dayanılmazdı. Kim ilgi çekmek için canını ortaya koyar ki? Okurken üzüldüğüm şeylerden biri de Lori'nin ölmek isterken bile aslında ne kadar yaşamak istediğiydi. Yaşama, gerçek dünyaya o kadar çok dönmek istiyordu ki kafasındaki sesler yüzünden gerçek hayata adapte olamayınca ölmekten başka çare göremiyordu. Bi yandan da ailesinin artık kendisi yüzünden acılar çekmesine katlanamadığı için kendi kendini daha çok hasta ediyordu. Bunları okumak cidden kolay değil, şizofreni benim merak ettiğim bi konu olmasaydı kitabı daha yarısına gelmeden bırakabilirdim ama sonunda nasıl tedavi edildiğini nelerin yardımcı olduğunu görmek istedim. 
Bu arada kitap 1976 ve 1989 yılları arasında geçiyor, 89'da Lori hastaneden çıktıktan bi süre sonra yazmaya karar vermiş ve kitap için bi sürü kişiden yardım alarak 1994'te kitabı çıkarmayı başarmış. Kitabı hem bi başarı öyküsü hem de şizofreni hastalığıyla ilgili bilgi deposu olarak görüyorum ben. Eğer bu tür gerçek hikayeleri okumayı seviyosanız ya da şizofreni gibi hastalıkların içyüzünü merak ediyosanız tavsiyemdir. Lori benim ömrüm boyunca unutamayacağım insanlardan biri oldu, belki sizin de olur hı? :)

 Yazımı okuduysanız teşekkür ederim, umarım yararlı olmuştur. Son olarak kitaptan alıntıları yazıp gidiyorum, hoşça kalııın! :)

"Lütfen sevgili Tanrım, hayatımdaki bu sefillikten kurtulmama yardım et. Bir kurtuluşa ihtiyacım var ama çok güçsüzüm. Sabırlı olmalıyım ama artık çok korkuyorum. Eğer sesleri dinlememi istiyorsan dinleyeceğim. Ölmemi istiyorsan öleceğim. Sadece beni cehenneme yollama. Çünkü zaten tam ortasındayım. Bütün çirkinliğim ve kötülüğüm için özürdiliyorum. Ama lütfen, artık kurtarılmak istiyorum. Lütfen sevgili Tanrım, dualarıma cevap ver.."

"Bazen benim için etrafımda dönen bir savaşın ortasında kalmış çaresiz bir rehine gibi hissediyordum kendimi. Bir köşede Dr.Fischer, Dr.Doller ve bütün hastane çalışanları, diğer bir köşede ise seslerim ve benim kontrolden çıkmış duygularım. Ben ise ortada kalmıştım. Uğruna savaşılan şey bendim. Hangi yöne gitmeliydim?
Bazen de bir savaşçı gibi hissediyordum. Kontrolü elime alıyordum. Seslerle savaşıp kazanıyordum. Ama bu kadar saçmalık yeterdi.
İnsanlara ne zaman ulaşmak için çaba göstersem, kendimi inanılmaz bir şekilde yoğun bir duygusallık içinde buluyordum. Duygularımı  dışarı vurmanın nazik bir yolunu bir türlü bulamıyordum. Bunun yerine saklayabildiğim kadar uzun süre bunları içimde tutuyor ve bir anda hepsini dışarı püskürtüp delişmen bir halde kontrolsüzce davranıyordum.
Bu selde annem ve babamı bile süpürüp gidiyordum."

"Herkes nefes almak zorundaydı. Fakat insanlar istediklerinde su altında nefeslerini tutabiliyorlardı. Eğer biraz çalışırsanız nefesinizi su altında tahmin ettiğinizden daha uzun süre tuttuğunuzu görürsünüz. İşte bu, içimdeki sesleri nasıl bastırdığımı anlatan bir şeydi. Tabii içimde kopan fırtınaları biraz daha dizginleyebilirdim. Tabii hareketlerimi ilaçlarla kontrol altına alıp sakinleşmiş gibi davranabilirdim. Ama günden güne biriken bu patlamaya hazır öfke kendini göstermek için dışarı çıkamadıkça, içimde daha da büyüyor ve benim için daha tehlikeli bir hale geliyordu."

"Bu kitabı yazmak benim için çok acı veren bir tecrübeydi. Bir yandan da harika bir duygu.. Daha yeni üstesinden geldiğim acı tecrübelerimi hatırlamaya çalışmak benim için bu çalışmanın en acı veren kısmıydı. Ama bu zaman içinde ne kadar yol kat ettiğimi görmek bana inanılmaz bir heyecan verdi.
Dr. Doller bir keresinde hastanede bana, "Asla eskiye dönemeyeceksin," demişti. Bir daha asla yaz kampında sesleri duymadan bir gün önce her şeyden habersiz yaşayan o kıza dönemeyecektim. Şimdi hayatımı gözden geçirdiğim zaman biliyorum ki geri dönmek istemiyorum. Başarılarla, yeni tecrübelerle, öğrenmelerle, ailemin ve arkadaşlarımın sevgileriyle dolup taşacak bir gelecek için can atıyorum.
Bugünlere gelebilmem için birçok insanın bana yardımı dokundu. Yazarken ne kadar acı çeksem de bu kitabın benim gibi, bana yardım edildiği gibi, bu yoldaki başka insanlara da yardım etmesini diliyorum." 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Caraval-Stephanie Garber | Kitap Yorumu

Perihan Gün-Öldüm Çık Kitap Yorumu

Playful Kiss Dizi Tavsiyesi! :)