Yolcu-Alexandra Bracken Kitap Yorumu*



"Etta, bir sabah kendini 1776 yılında, Atlantik'in ortasında buluverir. Neler olduğunu anlamaya çalışırken o güne dek bildiği ve yaşadığı hayatın bir yalandan ibaret olduğunu öğrenir. Annesi ondan çok önemli bir şeyi gizlemiştir: Zamanda yolculuk edebildiğini...
İkinci Dünya Savaşı Londra'sından 1599 yılına, Şam'a dek uzanan bu zaman yolculuğunda Etta, tüm insanlığın geleceğiyle annesinin hayatı arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır. 
Ve kesin olan tek bir şey vardır:
Yüzyıllar ve kıtalar arasında yaptığı bu yolculuk sandığından çok daha tehlikelidir."

Etta 17 yaşında, keman çalmayı seven ve sahneden sahneye, yarışmadan yarışmaya koşan bi genç kız. Bi gün ilk gerçek sahne performansını gerçekleştirmek üzereyken geri besleme sesi duyar ve sahneden apar topar iner. Duyduğu şey geri besleme sesi değil onu çağıran geçitin sesidir. Geçit ve zaman yolculuğu hakkında hiçbi şey bilmeyen Etta'nın yardımına Sophia koşar ve hikayemiz de böylece başlamış olur.

Okumaktan çekindiğim, aldığım günden beri beklettiğim, "acaba ağır mıdır, karışık mıdır?" dediğim kitabı sonunda okudum. Ve tam da beklediğim gibi çıktı. Gerçekten kafa karıştıcı, ağır ama bi o kadar güzel. 

Zaman yolculuğu yapılan kitapları ne kadar seviyosunuz? Bu kitaba başlamadan önce kendinize sormanız gereken soru bu bence. Çünkü zaman yolculuğu yapılan kitapların ekstra bi konsantrasyona ihtiyacı vardır, iyice odaklanıp mantığını kavramanız gerekir. Ben bayaaaaaa seviyorum o geçitlerden geçip başka zamanlara başka diyarlara gitmeyi. Bazı yazarların kurgularının mantığını tam anlamıyla kavrayabildiğimi söyleyemem ama kendimi çok zorlayınca başıma ağrılar giriyo haliyle ben de akışına bırakıyorum, napim bazı yazarların da mantıksızlığı güzel! 😁 Neyse konuyu dağıtmadan kitaba geri dönüyorum.
İlk 100 sayfası ciddi anlamda ağır ilerleyen, sürekli bilgi post it'i yapıştırdığınız bi kitap bu. Kim kimin akrabası, kim kime n'apmış, olay ne, hangi yüzyıldayız yahu?! İlk 100 sayfada bu soruları sorup duruyosunuz ama sonra birden açılıyo olaylar. (çok şükür) Zaman yolculuğunun mantığını kitaba yaymış yazar yani bi sayfada açıklamamış, neyin nasıl yapıldığını bölümleri okudukça yavaş yavaş kavrıyosunuz. Bence kitabın tek zorluğu buydu, bunun dışında olaylar gayet akıcı ve sıkmadan ilerledi. Etta'nın çözmesi için verilen 3-4 ipucu vardı ve bunları bence fazla kolay çözdüler. Tamam ipuçları sadece Etta tarafından bilinen şeylerdi ama 'tak' diye de çözülmez ki yahu..😒 Karakterlerin hepsini çok sevdim, yer yer uyuz olduğum Sophia'ya bile hak verdiğim yerler oldu. (bu kızı nedense Riverdale'deki Veronica yani Camila Mendes olarak hayal ettim kitap boyunca..) 
Her fantastik kitabın olmazsa olmazı arka planda yaşanan imkansız aşktır herhalde... Yolcu'da da vardı tabii ki hem de yüzyıllar arası bi aşk.. Ben bu aşkın biraz çabuk olduğunu düşünüyorum. Kitap 548 sayfa ama yaşanan zaman süresi 7-8 gün falan ve karakterler bu sürecin sonuna doğru "nolursa olsun seni seviyorum, sensiz yaşayamam, acaba bencillik mi yapıyorum of o mutlu olsun bana yeter.." moduna girdiler. Neyseki vıcık vıcık bi aşk yaşanmadı, bu "onsuz olamam" kafası sonlara doğru baş gösterdi de baymadı kitap. Bracken'ın Karanlık Zihinler serisinde de vardı bu olay, okuyanlar "karakterlerin boş yere yaptığı fedakarlıklar" desem eminim ne demek istediğimi anlarlar. Anlamayanlar için şöyle anlatayım, karakterlerin hepsi birbirlerine çok çabuk bağlanıp birbirleri için gereksiz fedakarlıklarda bulunuyolar ve bu süreçte de başlarına gelmeyen kalmıyo. Yolcu'da bu fedakarlıklar çok göze batmadı ama sanırım yazar gerçek hayatta fedakarlıklarla sınanan bi kadın. 😃

Başlangıcın ağır ilerlemesi ve çabuk başlayan aşk dışında bence kitapta olumsuz bi yan yoktu. Olay örgüsü, merak uyandıran  kurgusu, okudukça karakterlere bağlanmanız, mizah anlayışı, yazarın dili, betimlemeler vs yerindeydi bence. Mantığıma oturmayan bikaç şey olsa da aklım yetmedi herhalde diye düşünüp es geçtim. Eminim 2.kitapta her şeyi daha iyi kavrarım, zaman yolculuğunun inceliklerini öğrenirim, malum ilk kitaplar hep kompozisyonların giriş kısmı gibi oluyo o yüzden gelişme bölümünü iple çekiyorum. Böyle kitapların en en en sevdiğim tarafıysa tek bi kitapta dünya üzerinde biçok yerin farklı zamanlarda ne şekilde olduğunu görebilmemiz. Yani mesela Şam benim hep merak ettiğim bi yerdi ama internet elimin altında olmasına rağmen hep erteleyip duruyodum, araştırmıyodum. Ama kitapta o çöllerden, evlerin güzelliğinden, lahitlerden öyle güzel bahsediliyoki merak edip internetten bakma gereği duydum ister istemez. Ve böyle kitapları okuduğumda dolu dolu bi kitap okuduğumu hissedip +100 daha mutlu oluyorum ben.

Ayrıcaaaaaaa kitabın son bölümünde bazı küçük yerlerde Türkçe'den, Osmanlı'dan falan da bahsediliyodu, bi karakterin adı da Hasan'dı. Ben yabancı yazarların bu topraklarla ilgili bi şeyler yazmasını çok seviyorum, merakla okuyorum, Alexandra'yı zaten seviyodum bi de buralardan bahsedince daha bi kanım ısındı.😁

Karanlık Zihinleri okuyanların yarısının sevip yarısının sevmeyip yarım bıraktığını biliyorum ama bence bu seriyle yazara bi şans daha verebilirsiniz. Zaman yolculukları, paralel evren gibi konuları okumayı sevmiyosanız hiç bulaşmayın ama seviyosanız da bekletmeden okuyun derim, hazır 2.kitap da hazırlanıyoken tam sırasıdır Yolcu'nun! 😋

Hoşça kalııın!💙

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Caraval-Stephanie Garber | Kitap Yorumu

Perihan Gün-Öldüm Çık Kitap Yorumu

Playful Kiss Dizi Tavsiyesi! :)