Monica'yı Öldürmek Candace Bushnell | Kitap Yorumu
Selam.. Blogumda bugüne kadar olumsuz bi yorum paylaşmadım sanırım yazmaya değer görmediğim için ama bundan sonra mümkün olduğunca olumlu olumsuz ayırmadan okuduğum kitapların çoğunu yazmaya çalışıcam.
Bu blogta Monica'yı Öldürmek'ten bahsedicem, okumayı bitirdiğimde bu sinirle yazmıyım çok kötülerim kesin diye yazmamıştım şimdi hazırım! :)
"Başarılı yazarımız Pandy "PJ" Wallis, şeftali rengi teni, düğme gibi burnu ve benzersiz karizmasıyla tüm dünyayı büyüleyen Monica'yı yaratırken (Monica:Bir Kızın Kız Olma Rehberi'nin kahramanı, halihazırda üç kitabı, dört filmi olan Monica) işlerin bu kadar çığrından çıkacağını tahmin edemezdi. Pandy yine de dişini tırnağına takıp çalıştı ve artık dünyayı peşinden sürükleyen bir yazar. Manhattan'ın göbeğinde havuz partileri, süper matrak kız arkadaşlar ve ardında onlarca pembe şampanya leşiyle gününü gün ediyor. Bir de erkekler var tabii. Kırk bin volt gülümsemesiyle kadınları cin çarpmışa döndüren, taş ötesi film yıldızı Doug Stone ve Pandy'yi etkilemek için mutfaktaki ve başka yerlerdeki hünerlerini sergileyen esmer ve karanlık cazibe, şef Jonny Balaga. Gelin görün ki, PJ.Wallis'in cennetinde işler hiç de yolunda gitmiyor. Jonny, Pandy'nin malına mülküne göz dikti. Pandy'nin sadık menajeri Henry'nin sabrı tükenmek üzere ve Monica'ya beyaz perdede hayat veren aktris kankası SondraBeth, Pandy'ye ihanet etti. Daha da kötüsü, ilham perisi sırra kadem bastı. Galiba Pandy için tek çare Monica'yı öldürmek. Onunla birlikte kendisi de ölmek zorunda kalsa bile."
Arka kapak bu şekilde, ne anlıyosunuz? Benim anladığım bi yazarın trajikomik olaylarını okurken eğleneceğimiz ve kafamızı boşaltacağımız yönünde. Ama öyle değil. Yazarın yani Candace Bushnell'in dilini sevemedim, tamam akıcıydı, kendini okutuyodu, merakta bırakıyodu ama o merak edilenler hala aynı bende. Merakımı gidermedi ve olayları -geçmiş ve şimdiki zaman- birbirine öyle bi sokmuşki bazen bu olay geçmişte mi şimdiki zamanda mı oldu diye düşündüm. Aslında hikaye gerçekten çok güzeldi ama sanki baştan savma yazılmıştı. Sex and The City bu kadar övülürken (okumadım) Monica'yı Öldürmek'i haliyle çok büyük umutla almıştım, hüsrana uğradım! :(
Karakter olarak Pandy'i çok sevdim aslında ama yaşı o karaktere biraz büyük değil mi? Zaten kafam o kadar karıştıki Pandy'nin, final sahnesinde kaç yaşında olduğunu söyleyemem şu an. 40 mı 45 mi? cidden bilmiyorum. Final demişken, o final neydi öyle? Ben hiçbi şey anlayamadım. Sanki bitsinde ne yazarsam yazayım dercesineydi. Evet Monica öldü ama ee diğer sorunlar n'oldu? Bi de son ana bi bomba koymuş yazar demiş ki okuyucu bunu okuduğunda diğer aksaklıkları görmez. Gördüm Candace'cım ya üzgünüm -.- Bi sonuca bağlanmamıştı bence finali. Devam kitabı var mı onu da bilmiyorum ama varsa da okumam sanırım. İlk defa bi Artemis kitabını sevemedim a dostlar! :/
Sonuç olarak, olay örgüsü, zaman kavramı, şunu da yazayım okurun kafası karışsın tavrı şeyler beni kitaptan soğuttu. Pandy ile SondraBeth'in o ergen kavgası sonucu yıllarca konuşmayıp sonra bikaç saat içinde sanki hiçbi şey olmamışçasına Son'ın Pandy'ye yardım etmesi hiç inandırıcı değildi. Zaten arkadaşlıkları da birden olup bitmiş bi arkadaşlıktı, öyle wooouuw yılların dostluğu değildi ama kitapta tam olarak böyle aktarılmaya çalışılmış. Erkek karakterlerin -karakterlerine- hiç değinmiyorum bile.. Bu sebepler yüzünden sevemedim kitabı maalesef, ben tavsiye etmiyorum ama tabii herkesin zevki farklı, belki yıllar sonra ben de tekrar okuduğumda aa bu kitap ne güzelmiş falan derim belli mi olur? Bi de son olarak Pandy, Monica'nın saç renginin hep sarı olduğunu belirtiyo ama kapakta turuncumsu, bu sanırım yayınevinin kararı ama neden olduğunu anlayamadım, bilen varsa bana da söylesin.. *.*
Şimdilik bu kadar aklıma gelen olursa edit* yazarım. Hoşça kalın! :)
Yorumlar
Yorum Gönder