Geceyarısı Leydisi-Cassandra Clare*Kitap Yorumu

Selam! :) Şu an o kadar heyecanlıyım ki neresinden başlasam yazmaya bilemiyorum. Aylardır çevrilmesini beklediğim kitabı bikaç saat önce bitirdim ve kendimi tavanı izlerken buldum! Sonra hislerim hala tazeyken bunları yazıya dökeyimde içim rahatlasın dedim veeeeee işte burdayım! :) Böyle ünlemlerle dolu yazmamın sebebi cidden çok heyecanlı olmam, o yüzden kusurabakmayın. :)
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki ben Cassandra Clare hayranıyım ve ne yazsa okurum, yorumu okurken bunu göz önünde bulundurun, tabi objektif olmaya çalışacağım ama nolur nolmaz uyarmadın demeyin sonra. :)
Arka kapak yazısı; Felaketlerin Gölge Avcıları'nı yok olmanın eşiğine getirmesinin üzerinden beş yıl geçti. Emma Carstairs artık ailesinin yasını tutan bir çocuk değil, onları öldürenleri bulmaya ve intikam almaya kararlı genç bir kadın. Parabatai'si Julian Blackthorn'la el ele veren Emma, tüm Los Angeles'ı saran şeytani bir planı araştırırken aklına ve kalbine güvenmesi gerektiğini öğrenecek. Tabii kalbi onu tekinsiz yollara doğru sürüklemedikçe...
Julian'ın beş yıl önce peri halkı tarafından kaçırılan kardeşi Mark'ın, Gölge Avcıları'nın yardımına ihtiyaç duyan periler tarafından geri getirilmesi işleri iyice karıştıracak. Ama peri diyarında zaman öyle farklı işliyor ki, Mark, ailesini tanımakta zorlanacak. Acaba periler, Mark'ı gerçekten ailesine bırakacak mı?
Emma Carstairs ve Julian Blackthorn (ve kardeşleri), Ölümcül Oyuncaklar serisinin bi kitabında yan karakterlerdi ve önemli bi savaşta önemli rol oynamışlardı. Ama bu karakterler bende öyle bi yer edinmişti ki sonrasında başlarına neler geldiğini hep merak etmiştim. O yüzden bu serinin ana karakterleri olduklarını öğrendiğimde çok mutlu olmuştum.
Cassie'nin karakterleri öyle bi yazışı var ki hepsini, kötü olanları bile, çok seviyorum. :)
Kitapta Emma'nın anne-babasının katillerini aramasını, Julian'ın kardeşlerine ebeveynlik yapıp bütün sorumluluğu üstünde taşırken nasıl sırlarla dolup taştığını, en sevdiği insanlara bile istemeye istemeye nasıl yalan söylemek zorunda kaldığını okuyoruz. Tabi Emma katili ararken bi de başlarına gelen ve bilmeden içine girdikleri kaosu! Kitabı okurken en üzüldüğüm kişi Julian'dı, hala o. Böyle biri çevremde olsa onun adına üzülür kahrolurdum sanırım. Onun bölümlerini okurken içim sızladı resmen. 12 yaşında ebeveyn rolünü üstlenen, hayattan tek kaçışı "sorumluluğunu üstlenmek zorunda" olmadığı Emma olan Julian. Sırların yükü omuzlarını eğmiş Julian. Ailesini bir arada tutmak için ailesine bile yalan söylemek zorunda kalan Julian. Hayattaki tek aşkını en sevdikleriyle bile asla paylaşmaması gereken Julian. İçi korku ve sevgiyle dolu olan Julian. Yazdıkça kahroluyorum. Sizi temin ederim ki sadece Julian için bile okunabilecek bi kitaptı. 
Kitap beklentimi karşıladı mı? Fazlasıyla! :) Açıkçası kitaba beklentiyle değil özlemle başladım çünkü zaten yazarın vizyonunu ve kapasitesini biliyodum, hayal kırıklığı yaşayacağımı düşünmedim hiç. Ama başta söylediğim şeyi yapıp objektif olucam. :) Beni şaşırtan bikaç şey oldu tabi ama onlar o kadar önemli değil, 800 sayfalık bi kitapta her yazarın bikaç kusuru mutlaka olurdu. Bunlardan biri mesela Emma ve Julian Parabatailer ve bu yüzden birbirlerinin başına bi şey geldiğinde bunu hissedebiliyolar. Emma'nın bi boğulma sahnesi vardı ve Julian bunu hissetti -çok detay vermiyorum- onu kurtarmaya gitti ama tabi nerede olduğundan haberi yoktu Julian'ın. Emma'yı bulduğunda bunun nasıl olabildiğini anlamamıştım mesela ben ve Emma da bunu sorgulamadı. İnsan bi "beni nasıl buldun?" diye sorar yahu!  (gerçi öyle bi şey yaşadılar ki ben olsam ben de sorgulamazdım! hahaha :D) Her neyse bunun gibi küçük detaylar vardı atlanan, bunun haricinde de benim genel olarak hikayeler birbirine bi şekilde bağlandığı için tarih sorunum oluştu. Yani Ölümcül Oyuncaklar'da yaşanan olaylardan sonra Cehennem Makineleriyle geçmişe gittiğimiz ve yine bugüne döndüğümüz için kronolojimde bi bozulma oldu. Şu olay şu tarihte olmamış mıydı, ya da şu olay şundan sonra değil miydi ya? diye diye bozdum kafayı! :) 
 
Bunların haricinde temponun bi an bile düşmediği, onlar için heyecanlanıp korkmadığınız bi an bile yoktu kitapta. Her sayfasında ayrı bi olay! Olayları unutmayayım diye bi paket post it bitirdim resmen. Çok akıcıydı ama ben sindire sindire okumak için her gün 100 sayfa okuyup 1 haftada bitirdim, iyiki öyle yapmışım çünkü olaylar bi süre sonra birbirine geçip karmaşık bi hal aldı. Okursanız eğer yavaş yavaş okumanızda fayda var çünkü küçük detaylar bile bi ipucu haline gelebiliyo. Bunun yanı sıra her karakterin aslında bi hikayesi var ve hayal etmeden duramıyosunuz, o yüzden temponun içindeyken bi bakmışsınız duvara bakıyosunuz! :)
Kitabın en sevdiğim taraflarından biri de eski karakterlerin yer yer boy göstermesi, onlardan bahsedilmesiydi. En sevdiklerim diye sıralama yaparsam hala en sevdiğim kişi Magnus Bane, 2.olarak James Carstairs! :))))))))) 3.sü de bu kitapla favorim olan Julian tabiki :) Kızlardan favorimse başından beri İsabelle'di, bu kitapta da Livy'yi sevdim :)

Peki kimler bu kitabı okuyabilir? Ölümcül Oyuncaklar ve Cehennem Makineleri okumamış biri bu kitabı okusa bocalar mı? Şöyle açıklayayım, eğer diğer serileri okumak istemiyosanız -ki bence hata ediyosunuz- kitabı rahatlıkla, bocalamadan, önceden nolmuştuki? diye düşünmeden okuyabilirsiniz. Çünkü yazar zaten diğer serileri okumamış insanlar için açıklamalar yapmış. Bu açıklamalar sıkıcı değil, aksine benim gibi diğer serileri çok önce okuyup o küçük detayları unutmuş kişiler için de yararlıydı bence. 
İnstagramda diğer serileri okumamış kişiler de okuyabilir diye yazdığımda "ama önceki serilerden spoilerlar varmış, nasıl okunsun?" gibi bi tepki almıştım. Evet önceki serilerden spoilerlar ve karakterler var kitapta o yüzden bu kitabı okumadan önce, önceki serileri okuyup okumayacağınıza kesin olarak karar vermeniz gerek. Eğer öncekileri okuyacaksanız ilk olarak Ölümcül Oyuncaklardan başlayıp sonrasında Cehennem Makineleri'ne geçin, en sonunda da Geceyarısı Leydisi'ni okursunuz, böylece spoiler yememiş olursunuz :) Yazdığım yorumda spoiler olduğunu düşündüğünüz şeyler olabilir ama hiçbiri spoiler değil, biçoğu zaten arka kapak yazılarında yazan şeylerdi, diğerleriyse ana konuya adapte olmanızı bozacak kadar önemli değildi.

Unuttuğum bi şey var, kitabın sonunda Ölümcül Oyuncaklar'dan yeni bi hikaye var!!!! :) Bunu gördüğümde gözlerimden kalpler çıktı yemin ediyorum! Ve o kadar güzeldikii.. O karakterlere olan özlemim biraz olsun azaldı diyebilirim :)
Son olarak çok sık aldığım bi soru var ve hep aynı şekilde cevaplıyorum bu soruyu. Cassandra'yı neden bu kadar çok seviyosun? :) Çünkü Cassandra beni okumaya alıştıran, bambaşka dünyalar olduğunu, hayal dünyanızın daha da geniş olabileceğini öğreten bi yazar. Ufkum kısacıkken artık upuzun önümde! Bu kadarla da sınırlı değil onu sevmemin nedeni. Kitaplarında sürekli yaptığı alıntılar, okuyucuyu başka kitaplara yönlendirmesi, araştırma ve öğrenmeye olan ilgisinin asla bitmemesi sevdirdi bana kendini. Mesela bu kitabın Annabel Lee (Edgar Poe'nun şiiri) temelli olduğunu biliyo musunuz? Kitaptaki tüm bölümlerinin ismi Annabel Lee'den! :) Cehennem Makineleri'nde Shakespeare'den o kadar çok ve güzel alıntı varki insana Shakespeare aşkını aşılıyo. Öyle çok şeyden esinlenip kitaplarına katıyoki okurken sadece O'nun kitabını okumuş olmuyosunuz, biçok şey de öğreniyosunuz. İşte bu yüzden favori yazarım :)

Umarım yararlı olmuştur yazım, şimdilik hoşça kalın! :)


 
 
 
 
 
 

Yorumlar

  1. Ben de kitabı birkaç gün önce bitirdim. Çok güzel anlatmışsın. Cassandra benim de en sevdiğim yazar olduğu için söylediklerine tamamen katılıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim :) bence biraz eksik bıraktığım unuttuğum bikaç şey vardı ama zaten çok uzun yazdığım için sıkmamak için tekrar eklemedim :) Cassandra seven birini görünce cidden mutlu oluyorum bu ara, bayağı sevmeyen eleştiri yorumları okuduktan sonra böyle dünya harikası gibi geliyo haahah :D

      Sil
  2. Merhaba, ben de cassandra clare okumak istedim, serinin ilk kitabı diye atladım aldım, geceyarısı leydisini... normalde bağlantılı olsa da diğer kitapta ne bileyim az bahsedilir önemli kısımlardan diye düşündüm, sizden okunabilir izlenimi alınca sevindim şu an 😂😂😂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. selam! :) diğer serileri okumayı düşünüyosanız bence kesinlikle ilk olarak ölümcül oyuncaklardan başlamalısınız, ama yok ben sadece karanlık sanatlar serisini okumak istiyorum diyosanız okumakta anlamakta sıkıntı çekmezsiniz :)

      Sil
    2. oleee, beklediğim cevap, yaa kime sorsam yok anlamazsın etmezsin, inat ettim okuyacağım diye =)) Çok teşekkürler!!!

      Sil
    3. hahaha onlar çok biliyo! :D rica ederim okuduğunuzda bana da yazarsınız belki, kitap hakkında konuşabiliriz çok memnun olurum :):)

      Sil
    4. Yazarım tabi, londrist çok teşekkürler 😉

      Sil
    5. Londrist okuyalı çok oldu ama blog gezintisine çıkınca aklıma geldi yazayım dedim ;)

      Sil
    6. Yaaa beğendiniz mi peki?? :)

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Cassandra Clare o kadar başarılıki, sizinki kadar içten ve tamamen duygularıyla kaleme alınmış başka bir yorum göremedim :) bu yorumu hak eden eser tabiki cassandre clareye aittir, bana kitap okumayı sevdiren, kitaplardaki dünyaların günümüz dünyasından kaçıp uzaklaşmak için en ideal yer, yorumun gerçekten duygularının göstergesi olmuş,çok başarılı dile getirmişsin cassandra hayranlarından biride benim 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya çok çok teşekkür ederim duygularımı istediğim gibi aktarmışım demekki. 💪🏻😄 kendim gibi insanları görünce çok mutlu oluyorum özellikle cassandra konusunda, herkes sevsin herkes duysun başarısını istiyorum ama seveni kadar sevmeyeni de çok malesef 😑 Bana da okumayı sevdiren Cassandra'dır o yüzden yorumunuzu okumak beni gerçekten mutlu etti teşekkür ederim..😊

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Caraval-Stephanie Garber | Kitap Yorumu

Perihan Gün-Öldüm Çık Kitap Yorumu

Playful Kiss Dizi Tavsiyesi! :)