Yedi Krallık Üçlemesi Kitap Yorumu :)

Öyle bir yaşam alanı düşününki insanların bazıları bazı özellikler (hayatta kalabilme, dövüşme, zihin okuma..vs) taşıyarak doğuyor ve bu kişilere Yetenekli deniliyor. Gözlerinin her biri farklı olan bu kişiler doğdukları yerde mevcut olan krallığın hizmetinde çalışıyor. 7 krallık var ve Lienid Krallığı dışında hiçbir krallık bu insanlara özgürlük sağlamıyor. Bu 7 krallıktan biri de Monsea Krallığı. Başında Leck denen bi kral var ve bu kral da yetenekli olmasına rağmen kimse bunu fark edemiyor, fark ettiklerindeyse iş işten çoktan geçmiş oluyor. Üçlemenin her kitabında farklı ana karakterler olsa da asıl hikaye Leck'in etrafında olup bitenlerden ibaret. 35 yıllık krallıkta yaptığı zulümden, yaparken zevk aldığı işkencelerden ibaret. Yetenek'in son bölümünde Kral olarak tanıdığımız Leck'i, Ateş'in son bölümünde bir çocuk olarak görüyoruz, çocukluğunu okuyoruz. Sır'da ise bu adamın bütün hayatı boyunca yaptığı şeylerin 'sır'rını çözmeye çalışıyoruz..

Yetenek kendi başına harika bir kitaptı! Okuyup beğenmemeniz gerçekten mümkün değil. Katsa ve bizim Yeşil Grandemolümüz canımız Po'muz o kadar güzellerdiki keşke yazar hikayeyi onlar üzerine kursaymış dedim 3.kitabı okurken. 3.kitapta yine ortaya çıkıyorlar hikaye gereği ama çok başrol sayılmazlar o yüzden onları çok çok özledim! Po'nun Katsa'nın içindeki gücü ortaya çıkarması, Katsa'nın kendini keşfetmesi, Po'nun iç çatışması, birbirleriyle kurdukları iletişim gerçekten çok güzeldi.. Bu arada Katsa öldürme yeteneği olan bir yetenekli, Po ise dövüşme yeteneği olan bir Lienid Prensi..

Ateş! Ateş'i okumaya başladığımda 'aa farklı karakterler, farklı hikaye, nasıl yaa Po yok mu?!' demiştim ama meğer kitaptaki hikayenin sonu Leck'in çocukken yaptıklarıyla ilgiliymiş, üçleme aslında Leck üzerinden yürüyomuş.. Buzlanmışçasına şoka uğrayıp üzülmüştüm.. Okurken yine 'keşke Ateş de kendi kendine bi kitap olsaymış, bozulmasaymış Leck'e bağlanıp' diyip durdum.. Bu kitapta Yetenekliler değil Canavarlar var.Fire bi canavar ve halktan uzakta korunarak yaşadığı hayatının, Krallığa yardımı dokunabilecek yetenekleriyle kesişmesiyle hayatı değişir. Krallık savaştadır ve onları kurtarabilecek tek kişi Fire'ın 'canavar' yeteneğidir. Canavar dediğime bakmayın, görenleri hayrete düşürüp büyüleyen bi güzelliği var, bu yüzden canavar diyorlar! Bu savaş içerisinde yaşadığı çokta saf ve güzel bir aşk var..Ben bu aşkı doya doya okumayı çok isterdim ve yazarın, ne zaman bir aşk başlasa tam birbirlerine kavuştukları anda kitabı bitirmek ve o hikayeyi tamamlamayı size bırakmak gibi bi özelliği var! Bir sonraki kitapta ana karakter değiştiği için bu aşkı doya doya okuyamıyorsunuz maalesef ama aralarında neler olduğunu ilişkilerinin devam edip etmediğini öğrenebiliyorsunuz. Buna rağmen Ateş'i de çok severek okudum, cidden güzeldi! 

Gelelim Sır'a! Hafta boyunca instagramda paylaşıp sildiğim birkaç postu yakalayabilenler nasıl eziyet çektiğimi biliyordur. Bunda bi sürü etken var gerçi, kafam başka yerdeydi, sıkıntılarım vardı ve zaman ayırıp okuyamadım ama okumak için de yanıp tutuşmadım yani. İlk 250 sayfa hiç akıcı değildi, sürekli tekrarlanan konuşmalar, ana karakterin kendi kendine sürekli aynı şeyleri düşünmesini okumak beni fazlasıyla sıktı ve monoton ilerlediği için 4 günde okudum 250 sayfayı. O 250 sayfada yazar kendini o kadar tekrarlamışki ya yeter diyip kapadım kitabı sürekli. Bir ara yarım bırakmayı düşündüm ama o zaman da içim rahat etmedi. Bir kere ana karakter Bitterblue -ismine aşığım bu kızın!- kraliçe olmasına rağmen saraydakiler, danışmanları falan hiç kraliçe gibi davranmıyolar kıza. Hani filmlerde izleriz ne kadar küçük olursa olsunlar krallarının kraliçelerinin suratlarına bile bakamaz kimse ama Bitterblue'yla herkes arkadaşıymış, çocuğuymuş gibi konuşuyodu kitapta ve bu da kitabın gerçekçiliğini alıp götürmüş resmen. Ayrıca Bitterblue da çok küstahtı! Yanında olan gerçek dostlarına bazen öyle emirler veriyorki suratını tekmelemek istiyorsunuz! Bazı olayların çok kolayken onları çözememeleri ve zor olanlarıysa çabuk çözmeleri inandırıcılığı daha da azaltmıştı.Yahu tamam bu yazılan hikayeler zaten kurmaca hayal dünyası biliyoruz ama ne diye gözümüze gözümüze sokuyorsunki Kristincim?! Son kitap beni cidden rahatsız etti ama dediğim gibi 250den sonra açıldı kitap, eğlenceli, merak uyandıran bir hal aldı.Leck'in yaşattıklarını birbir öğrendiğimde çok şaşırmasam da etkilendim. Sonrasında n'oldu biliyor musunuz? Kitap pat diye bitti! Son 50 sayfada hızlı hızlı üstünkörü yazılıp bitirilmiş kitap. Aklımda bi sürü soru ve görmek, okumak istediğim sahneyle kalakaldım! 

Yazarın üslubu, olayları aktarışı çok güzeldi, anlam karmaşası yaşamıyorsunuz okurken. Benim 3.kitabı bu kadar yerden yere vurmamın sebebi belki hepsini artarda okumuş ve hikayeden sıkılmış olmamdı, belki sıkıtılı bi dönemde okuduğum içindi, belki de kitabın gerçekten kötü olmasıydı,okursanız buna siz karar verirsiniz ama benim yaptığım gibi hepsini aynı zamanda okumayın, zaten unutabileceğiniz şeyler yok, yazar zaten önemli bilgileri her kitapta tekrarlamış. 

Bunlara rağmen önerir miyim? Yetenek ve Ateş'i şiddetle öneririm. Bu iki kitabı okuduğunuzda Leck'i ve yaptıklarını merak ederseniz 3.kitabı da okuyun ama 1 ay kadar bir zaman koyun araya ki o dünyayı özlemiş olun. İçimi döktüğüm için çok mutluyum şu an! Okuduysanız teşekkür ederim, fikrinize bi katkıda bulunduysam ne mutlu! ️:)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Caraval-Stephanie Garber | Kitap Yorumu

Perihan Gün-Öldüm Çık Kitap Yorumu

Playful Kiss Dizi Tavsiyesi! :)